İZALE-İ ŞUYU DAVASI (ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ) NEDİR?
İzale-i şuyu davası, genelde miras yolu ile kalan ve tek bir kişi veya ailenin kullanımına uygun olan paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz malın paylaşımı noktasında tarafların uzlaşamaması nedeniyle açılan, ortaklar arasındaki paydaşlığa son vererek kişisel mülkiyete geçişi sağlayan Osmanlıca’dan tabiriyle bilinen (izale-i şüyu) şuanki adıyla ‘’Ortaklığın Giderilmesi’’ adıyla anılan bir dava türüdür.
Ortaklığın giderilmesi davası hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 698, 699 ve 700. madde hükümlerinde düzenlemeye yer verilmektedir.
Bu davanın davacısı tek bir ortak ya da paydaş olabileceği gibi birden fazla ortak ya da paydaş da olabilir . Ayrıca ortaklığın giderilmesi davasında tüm taraflar için benzer sonuçlar doğuracağından ötürü, davayı açan davacı yan yargılama esnasında davadan feragat etse dahi, davalılardan biri yada bir kaçı davayı takip edeceğini mahkemeye bildirerek davanın sonuçlandırılmasını isteyebilir. Başka bir ifade ile İzale-i Şuyu davasının kazananı veya kaybedeni olmaz, tarafların her biri davadan eşit şekilde etkilenir.
Ortaklığın Giderilmesi davasında tahkikat aşamasına geçilebilmesi için;
Dava konusu maldaki paydaşların tamamının ad-soyad, TC Kimlik Numaraları ve Mernis adreslerinin tespiti, sonrasında ise paydaşların tamamına Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesine uygun olarak tebligatlarının yapılması gerekmektedir.
- Taraflar malın paylaşılması konusunda aralarında uzlaşma sağlayamadığı durumlarda maldaki ortaklığın aynen taksim yolu ile yada satış yolu ile giderilmesi gerekir. Bu sebeple Ortaklığın Giderilmesi Davası’nda 2 yol mümkün kılınmıştır;
-AYNEN TAKSİM SURETİ İLE; MK md. 699/2’ye göre Ortaklığın Giderilmesi davasında paylaşma biçiminde uyuşma sağlanamaz ise, paydaşlardan birinin istemi üzerine, hakim öncelikle malın aynen bölünerek paylaştırılmasına, bölünen parçaların değerlerinin birbirlerine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para eklenerek denkleştirme sağlanmasına karar verir. Taraflardan yalnızca birinin mahkemeden aynen taksim suretiyle paylaştırılmasını talep etmesi yeterli olacaktır.
–SATIŞ SURETİ İLE ; MK md. 699/3’e göre ise, Bölme istemi durum ve koşullara uygun görülmez ise ve özellikle payın önemli bir değer kaybına uğramadan bölünmesine olanak yok ise, açık arttırma ile satış yoluna hükmolunur. Satışın paydaşlar arasında arttırma ile yapılmasına karar verilmesi, bütün paydaşların rızasına bağlıdır. Satışın şekli açık arttırmayla satıştır. Bu satışın konusunu taşınmaz ve taşınmaz üzerindeki yapı, bina, bahçe duvarı ve bunun gibi diğer bütünleyici parçalar oluşturur.
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Muhtesatın Aidiyeti Hususundaki Çekişme; TMK 722, 724, 729 maddeler)
Ortaklığın Giderilmesi davasında dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç, kuyu, tesis gibi bütünleyici parçalar üzerindeki mülkiyetin kime ait olduğu konusu bilinmiyor veya paydaşlar arasında çözümlenemiyor ise bu uyuşmazlığın ayrı bir dava ile tespit edilmesi gerekir. Bu husus da muhtesatın aidiyetinin tespiti davası ile mümkündür. Muhtesatın aidiyetin tespiti davasının açılmasıyla birlikte, Ortaklığın Giderilmesi için açılmış olan davada bekletici mesele yapılır. Dolayısıyla bu bekletici mesele yargılamanın uzamasına sebep teşkil edecektir.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re’sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK mad. 114/1-h, 115). (Y8HD-K.2020/4720)
Ortaklığın Giderilmesi davasında hangi yol uygulanırsa uygulansın bütün paydaşların davada yer alması zorunlu kılınmıştır.
Paydaşlardan birinin ölümü halinde ;
Mirasçılık belgesinde ismi geçen tüm mirasçıların davanın devamı açısından davaya dahil edilmesi gerekir.
Ortaklığın giderilmesi davası hangi mahkemede açılmalıdır?
Bu davada yetkili mahkeme taşınmaz malın bulunduğu yer mahkemesidir. Görevli mahkeme ise Sulh Hukuk Mahkemeleridir.
Ortaklığın Giderilmesi Davasında Mahkeme Harcı Hususu;
Ortaklığın giderilmesi davası maktu harca tabiidir. Başka bir ifade ile malın değeri üzerinden nispi bir harç alınmaz. Herkes aynı harcı devlete ödemekle mükelleftir. Davayı açanlar her ne kadar dava başında tüm harcı ödemek zorunda olsalar da yargılama sonunda payları oranında harçtan sorumlu olacaklardır. Bu oran Harçlar Kanununa bağlı bir sayılı tarifeye göre belirlenmektedir.
Av. DİLARANUR ÇİÇEK
Leave A Comment